Iste boyle gider dizi filmler. Her hafta, goz yasi akittirmak buyuk basaridir. O kadar buyuk basaridir ki, ne kadar aglatirsan film de o kadar reyting alir. Seyircinin goz pinarlari kurur aglamaktan. Dunyanin butun acilarini bizim milletimiz ceker. Oyle cok aglariz ki, gercek hayatta hani basina bir dert gelip de aglamayan insanlari sooyle bir garip suzer ve "tas kalpli ne olacak ki" laflari dokulur agzimizdan. Hani bu kadar aglatmaya niye merakli bu senaristler, yonetmenler diyecegim ama, diyemiyorum da.
Cunku aklima seneler evvel, ortaokulda iken ogretmenimizin yazdirdigi su sozler geliyor "gazeteleri gazeteciler yazar ama halk yazdirir". Heee demek ki biz kasiniyoruz galiba. Illa aglayacagim diye tutturan biziz. Taaa annelerimizin zamaninda sinemalara gitmeden once yikanan, kolalanan ve sinemada aglama seansina hazir hale getirilen mendil tasima gelenegini, biz de peceteler, kagit havlularla yerine getirmekten gurur ve mutluluk duyuyoruz. "Ohhh bugun de agladim, rahatladim" diyoruz galiba.
Yaaa ben aglamak istemiyorum. Ben gulmek istiyorum. Gulse Birsel'in Avrupa Yakasi'ndan en az on tane daha olsun istiyorum. "Offf cok guldum bu aksam da" diyebilecegim kadar cok gulmek istiyorum. Niye bu kadar zor bu komedi filmi yapmak onu da anlamiyorum.
Yabanci Damat, guya hep komedi havasinda. Ama baslarina gelenlerin diger bol gozyasili filmlerden hic te asagi kalir yani yok. Son uc dort sahne ilik aramakla gecti. Neyse ki gecen bolumde ilik bulundu da biz de rahat ettik, aglamalarimiz bitti artik:)). Ben de aglamaktan hasta olacagim diye az tasalanmadim yani.
Cok guzel bir dizi film vardi: Kirik Kanatlar. Kurtulus savasi sonrasini anlatan. Yayindan kaldirildi. Pat diye kestiler, reyting almiyormus. Demek ki her sey reyting. Oysa onu ben cocuklarima bile seyrettiriyordum, "Kurtulus savasi iste boyle kazanildi" diye. Uzun uzun tarih kitabi okumak istemeyenler icin ne guzel bir eserdi o.
Sagir Oda..Her ne kadar, para icin annesini babasini kardeslerini oldurmeyi goze alacak kadar buyuk bir hirsa sahip olmayi pek anlayamasam da, cok guzel gercekleri ortaya koydu bu film. Turkmenlerle ilgili sahne muhtesemdi. Umarim bitmez...
Sonra Hatirla Sevgili. Yakin tarihimize anlatan ne guzel bir dizi film. 1950'lerin 60'larin o nefis elbiseleri ve Istanbul'u. Gerci Istanbul sahneleri daha zenginlestirilebilinirdi ama tabii her tarafi gecekonduya donusmus bir Istanbul'da ne gosterilebilinir. Orada da konuyu uzattikca uzattilar. Yani akil var, mantik var? Hangi adam tam alti yil evcilik oynamak ister?
Bir baska guzel filmde Ayrilik idi. Konusu sira disi ve gercek hayattan alinma. Ama bizim Turk tvsinde hafta arasi, gece 11'de gosterilmekte. O saatte ayakta kalabilenlere iyi seyretmeler.
Cemberimde Gul Oya, yakin tarihimizi anlatan cok guzel bir filmdi. Zaten odul de aldi ve hakkiydi.
Hirsiz-Polis ise konusu hic bir mantiga uymayan baska bir filmdi. Ustelik de nasil odul aldi hala anlayabilmis degilim. Bencil bir baskomiser, hirsiz bir kiza asik oldugu icin gorevini kotuye kullanabilen idealist bir polis, en sonunda Turkiye'den tum umidi kesip ingiltere'ye yerlesmisler. Sanki Ingiltere buyrun gelin demis gibi. Bir de ustune ustluk orada yuva acip, cok basarili olmuslar. Yani alti ay icinde, ingilizceyi su gibi ogrenip, hangi parayla bilmem yuva aciyorlar. Yani filmin ne basinda mantik var, ne dibinde.
Sila...Ne buyuk bir hevesle baslamistim seyretmeye. Evde ki 3 yasinda ki Merve bile sila muzigini ezberlemisti. Yayin saati, evde korkudan kimse cit diyemiyordu. Ama tum hevesim Istanbul sinirlarinda bitti. Kalkip da Sila ve Boran aga birbirlerinin peslerine adam takarlerken hic biri Cihan efendinin pesine adam takmayi akil edemiyor! Adami, Emre'yi yaralamaktan dolayi hapse atiyorlar, ama ne yazik ki Turk polisi adamin cep telefonu ile kimlerle konustugunu tespit edip, Cihan'a ulasamiyor! Film oyle gerceklesiyor ki, Boran aga bir zavalli aga (bu yuzden herkesin de sevgisini ve saygisini yitiren), Cihan ise dokunulmazligi olan hain aga (Bu arada rolunu o kadar guzel oynuyor ki herkes ondan da nefret ediyor). Eeee o zaman bu film de kim seviliyor? Sila'mi? O da filmin basindan beri, her hafta aglayan bir baska zavalli. Oyle ki bu rol ona verilmeden once herhalde nasil agliyor diye epeyi bir test edildi. En cok sevilen herhalde Azat ve Narin idi. Azat'i da oldurduler, cunku rivayete gore Azat gercek hayatta Amerika'ya geliyormus. O yuzden onu da pat diye oldurduler. E geriye bir Narin kaldi. Bakalim o filmi ne kadar surdurebilecek?
Sohret, seyrettigim en sacma sapan dizi filmlerinden biri. Basta ilk kocasi ile yillarca kavusamamisti. Kavusunca beyaz atli prens, kurbagaya dondu. Simdi de Tugra ile bir turlu kavusamiyorlar. Kavussalar da film bitse artik diye dua ediyorum.
Bir baska kavusamayanlar, anlasamayanlar da Beyaz Gelincik'teki Omer'le Ceren. Bu film de artik baydi. Olan zavalli Mustafa'ya oldu. Son dakikaya kadar cikip gelecek diye umitle bekliyorum. Sonra Halil'i de bir iyi insan, bir kotu insan kiligina sokup duruyorlar. Tamam iyi de kotu de her insan da vardir ama herhalde kimse de adam oldurtecek kadar kotu degildir.
Ihlamurlar Altinda, iki senedir Filiz'le Yilmaz kavusamadilar bir turlu. Simdi de Cem hapisten kacti, herhalde olurse de mezardan cikarip getirecekler adami. Yani filmi uzatmak icin ellerinden geleni yapiyorlar. Oysa filmi artik baymadan tadinda bitirseler olmaz mi?
Bir baska bitemeyen film de Aci Hayat. Neyse ki bir basini, bir arasini bir de sonlarini seyrettim. Anladim ki iki senedir hic bir sey kacirmamisim!
Gumus'de bitiyor. Bu filmi seyretmenin en guzel yani, bogazi bol bol seyretme sansimin olmasiydi. Iki sene bogazda ki o yali da film cekiminde olmak da ne guzel bir istir. Filmi her seyrettigim de, "keske basit bir rol da olsa, ben de oynasaydim ve su yalida hic olmazsa gunduzleri iki yil yasasaydim" dedigim cok oldu.
Gulpare, guzel bir filmdi. En guzel yani da tam dozunda, dogru zamanda filmi bitirmeleriydi. Italya sahneleri de cok guzeldi. Gulpare'nin de cok hos bir havasi vardi.
Iki aile, bitme zamani geldi de gecti bile.
Binbir Gece..Cok guzel ilerledi. Kudret Sabanci bence cok iyi bir yonetmen. Isini iyi yaptigi belli. Gerci Aliye'yi gereginden cok fazla uzatmisti. Umarim Binbir Gece'de Aliye gibi sakiz olmaz (Aliye'nin son bolumlerini seyretmedim bile). Gerci, filmde de denildigi gibi Onur'un vurulmasi biraz sacma olmustu. Olmeyecegini zaten herkes biliyordu. Olse film biterdi degil mi?
Yaprak Dokumu..Gerci Resat Nuri Guntekin'in kitabiyla hic bir alakasi yok. Sonra kac tane kaymakamin ailesinde bunlar yasanir sorusu akla gelmiyor degil? Ama yine de merakla takip ediliyor.
Simdi sira sizlerin yorumlarinda.....Bakalim sizler neyi seyrediyorsunuz, neyi oneriyorsunuz?
Unuttugum film olursa, ekleyecegim:))
Not: Yemek arasi verdik:))
23 yorum:
Diziler konusunda benim de aklemek istediklerim var:)
Türkiye'de bir diziye başlanırken kesinlikle hikayenin nasıl ilerleyeceği ve biteceğini yapanlarda bilmiyor. Nasrettin Hoca misali "ya tutarsa" diye yapılan diziler oldu ki tuttu, bir kaç bölüm sonunda sapıtıyor. Örn;sizin yazdığınız diziler, özellikle de Sıla.Tutmazsa öylece kalıyor. Boşa harcanan emekler ve maliyetin yanında aptal yerine konan seyirciler ise işin sonucu oluyor.
Bu sezonun en iyi dizisi bana göre "Yaprak Dökümü". R.N.Güntekin'in bu güzel eseri günümüze ancak bu şekilde adapte edilebilirdi. Özellikle görüntüler ve oyunculuklar çok güzel.
"Binbir Gece"ye gelince; başta belirttiğim mantık bunun içinde geçerliydi anladığım kadarıyla. Birde bana mı öyle geliyor bilmiyorum, Onur ile Şehrazat arasında olan aşkı ben hissedemiyorum. Bence oyuncu elektrikleri tutmamış onların.Aliye'nin son dönemini bende seyretmemiştim. Özellikle bütün yan karakterlerin Aliye'nin ne kadar iyi,güzel,mükemmel olduğunu tekrarlamalarından bıkmıştım. Şimdide Şehrazat aynı durumda. dizideki bütün diğer karakterler ya onun ne kadar mükemmel olduğunu tekrarlayıp duruyor ya da mükemmel olduğunu göstermek için kötü oluyor:)
Hatırla Sevgili'yi seyretmek hoşuma gidiyor her ne kadar bence bazı tutarsızlıkları barındırsa da...
Sevgiler,
Fatma
Katiliyorum sana fatma. Oncelikle tesekkurler yorumun icin. Haklisin Turkiye'de senaryolar film ilerlerken yaziliyor. O yuzden filim ortasinda oyuncu baska birulkeye gitmek isteyince, onu olduruveriyorlar:)). Sehrazat Onur askini ben de hissedemiyorum. Bunun en onemli nedeni de bence Sehrazat'in cok kotu bir oyuncu olmasi. Cok donuk bir tip. Bakislari, gulmesi, hatta yurumesi bile. Sehrazat ve Alie arasinda da iyilik konusunda benzerlikler oldugunu dogrusu sen soyleyince dusundum ve hak da verdim. Ikisi de asiri iyi insanlar:))
Yaprak Dokumunde oyuncular filmin cok hakkini veriyorlar. Gerci dedigim gibi kac tane kaymakamin evinde bunlar yasanir o da ayri bir soru. Ama galiba cocuklarin bir kismi anneye, bir kismi da babaya cekmis:)). Sevgilerle,
Ben Binbir Gece, Yaprak Dökümü ve Geniş Zamanları takip ediyorum. Hepsinde zaman zaman mantıksızlıklar olsa da kafamızı dağıtıyoruz sayelerinde:) Ama ben de sakız gibi uzatılanlardan hoşlanmıyorum.
Sevgilerimle...
tuba canım ne güzel yazmıssın ben de bütün dizilerin birbirine benzedğini gördügümden beri çok azını izliyorum hepsini izlmiş gibi oluyorum,yalnız bazen annemlere gittigimde ve arkadaşların yanında bazı kişileri tanımayınca ayıp oluyor,çünkü onlar dizi karekterlerinden akrabaları gibi bahsediyorlar ben dalıp gitmiş oluyorum sonra kendime gelip soruyorum..sahi siz kimden bahsediyorsunuz kimin kızı hastaymış falan diye kahkahayı basıyorlar ama bunu eksiklik olarak görmüyorum,ayrıca saydığın diziler içinde ben de hemen takıldıklarımı sıralayayım,ıhlamurlar altında,gülpare,hatırla sevgili,çemberimde gül oya,geniş zamanlar,yagmurdan sonra..galiba bu kadar bir de ingilizceme katkı olsun diye izlediklerim var tabi ama sanırım sen amerikada sıkılmış izlemiyorsundur onları,desperate housewives,o.c,E.R.,işte böyle bunlar da benim tv.kültürüm..aa bir de evdeysem hiç kaçırmadğım iki program afiyet şeker olsun ve oktay usta..ne de olsa serde yemek merakı var..selamlar canım..
Sevgili Tuba, ben de Avrupa Yakası, İki Aile dizilerini izliyorum. Diğerlerini izlemeyi reddediyorum. Hayat zaten zor bir de evdeki saatleri ağlayıp zırlayarak zehir etmenin ne anlamı var. Kadınlara günlerde konuşacak konu çıkıyor işte. Zaten bu dizilerde adam vurmak, adam öldürmek, namus vs öyle basit ve iğrenç bir sıradanlıkla anlatılıyorki artık küçücük çocuklar elinde döner bıçaklarıyla, ağalık özentisiyle gezer oldular. Bu yüzden bütün ağlak dizilerden nefret ediyorum ve diğer kanallardaki yakalayabildiğim bütün komedi dizilerini seyretmeye çalışıyorum. Eğer kendime göre birşey bulamazsam da dvd izliyorum hiç değilse seçme şansım var. Kızmla vakit geçirmeyi, sarılıp koklaşmayı, sahilde yürüyüş yapmayı tercih ediyorum. VE bir de çok merak ediyorum "hiç zamanım yok seni arayıp soramıyorum" diye sızlanan "vefasız" arkadaşlar nasıl oluyor da dizi karşısında 4 saat zaman harcıyorlar??? Neyse Tuba cığım bir dokun bin ah işit oldu...Teşekkürler böyle bir konuya değindiğin için...Öpüyorum...
Tubacım,
yazına çok katılıyorum her kelimesine.
Bende dizilerin hepsinin senaryolarının aynı olmasından çok sıkılıyorum. Özellikle her dizide mutlaka hastane ve başında bekleme sahneleri. Yabancı Damat benim oyunculuklar açısından çok başarılı bulduğum bir dizi İDİ :( oda artık diğerlerinden farksız oldu,izlemiyorum. Acı Hayat ise sadece ilk 2-3 bölümünü izlediğim ve Kenan İmirzalıoğluna hiç yakıştıramadığım çok kötü bir dizi.Oyunculuklar senaryo feci.
Binbir geceyi izliyorum ama oda ilk 5-6 bölümündeki tansiyonu artık yakalıyamıyor, çok sıradanlaştı.
Şu anda severek izliyorum dediğim ve hatta izlediğim tek dizi Avrupa Yakası. diğerlerinin hepsi karbon kağıdı gibi aynı.
Sevgili Tubacım;
Sıkı bir dizi izleyicisi değilim. Bu sözünü ettiğin dizilerin toplam birer bölümlerini bile seyretmedim.
Nedeni de tek kelimeyle Türk dizilerini protesto ettiğim için.
Yıllar önce sıkı bir dizi takipçisiyken lastik gibi uzayan bölümlerden, birtürlü nihayete ulaşamayan olaylardan ve en önemli anlarda diziden pat diye ayrıldığı için ölen öldürülen karekterlerden bıktığım ve kendime saygı duyduğum için bıraktım.
Dediğin gibi Avrupa Yakası izliyorum ben kafamı boşaltarak gülmek adına; ama diğer dizilere protestomu çektim bile...
Ben Türk kanallarini seyredemiyorum. Cocuklar tarafindan yasaklandi, nedeni de "bu sacma senaryolarla vakit kaybediyorsun".
Türkiye'ye gittikce Binbir Geceyi izliyorum. Baska da vakit yok gercekten.
Sevgiler
Merhaba Tuba, yazını okurken keyiflendim. Pek dizi izlememeye ya da en azından bağımlısı olmamaya çalışıyorum. Çemberimde Gül Oya benim favorimdir, tekrar olsa yine izlerim. Şimdilerde sadece Geniş Zamanlar ve Avrupa Yakasını izliyorum ve Bocuruk'un dediği gibi kafa dağıtıyorlar. Senin mantıksız bulduğun şeylere en çok eşin tepki veriyor ve hiçbir diziyi izlemiyor saçma diye. Yani böyle düşünmekte haklısın ve yalnız değilsin çoğumuz senin gibi hissediyoruz.
Sevgiler
leqÇok fazla TV seyretmesini sevmediğim için bu dizilerle arada saçmalasalar bile bağımlısı olabiliyor insan.Fatma'ya katılıyorum diziler başlarken sonları belli olmuyor asla..Bu yüzden tutarsız geliyor bana ve bazende çok saçmalıklar oluyor.Severek izlediğim şu sıralar Yabancı Damat,Hatırla sevgili ve favorim Fırtına..Beyaz gelincik ise firmamız sponsoru olduğu için sonlarını firma adımızı göreceğimden kaçırmamaya çalışıyordum.Bu konuda da benim saçmaladığım apaçık ortada değil mi??Şimdi yaz geldi ve sanırım asla TV'ye bağımlı kalamıyacağım..))
Sevgiyle Tuba'cığım..
Inanır mısın dızı seyretmıyorum artık .AVRUPA YAKASI HARİÇ.Yabancı damatta gozyaşları sel olduğu için oğlum hemen başka kanalı açıyo. Zaten fazla uzatmadan bıtırılmelı bence yoksa saçmalıyor.Neyse canım ben sana guzel bır hafta dılıyorum bol kahkahalı..
tuba,
bu kadar diziyi nasıl izliyorsunuz, hayretler içerisindeyim şu anda :)ben sadece avrupa yakasını takip etmeye çalışıyorum onuda beceremiyorum, you tube 'den indirip bölük pörçük bakıyorum :))
Canım,
Ne de güzel incelemişsin dizileri böyle.Seyretmediklerimi bile seyretmiş kadar oldum valla.Ben bunların içinde bir tek Avrupa yakasını izliyorum çünkü hayat yeterince acı zaten daha fazla ağlamaya değil gülmeye ihtiyacım var.Keşke bunu gibi daha çok Türk dizisi olsa diyorum.Şimdilik CNBCE'deki komedi dizileriyle idare ediyorum.Sevgiler
tubacım cok guzel bır makale olmus yazın..ellerıne saglık..tamamen butun yazdıklarınla aynı fıkırdeyım oyuzden aynı seylerı yazmıyacagım..sadece belırtmek ıstedıgım;avrupa yakası gıbı nıye gulduren dızı yok yok yok...ayrıca dızı ızlemeyı hıc sevmıyorum sadece avrupa yakası ve hatırla sevgılıyı ki hangı erkek 7 yıl dayanır ve sen benı sevmıyorsun dıye odasına gelen kadını gerı cevırı anlamıs degılım:)gecmıs zamanı anımsattıgı ıcın sevıyorum...
ınsanlarımızı salak yerıne koyuyorlar ama koydurtmasın ınsanlarımızda oyle degılmı...bısılerıde hakkıyla pretesto edelım yaa...sevgılerımle..
Tuba'cığım;nasıl güzel tespitlerin olmuş.Sıla hakkında çok doğru demişsin.Mardin'in taş evleri hatrına izler oldum artık.Hatta son 2 bölümü bile izleyemedim tam.Demek ki çok büyük kayıp değilmiş.Azad'ın bile ani ölüm sebebi anlaşıldı;)
Beyaz Gelincik her ne kadar kızıp etsem de denk geldiğinde asla tv.yi kapatamadığım bir dizi.Mustafa'nın aşkının büyüklüğüne aşık biri olarak onun ölümü şok etti beni ve hala bir mucize beklemedeyim.Belki de izlemediğim son bölümlerde Mustafa geldi de benim haberim yok;)mu?
Tugba`cim
Bahsettigin dizilerden bizim evde Avrupa Yakasi, Iki Aile ve Ihlamurlar altinda izlenir. Ah eger uygunsak Binbir gece ve Firtina.
Bak Firtinayi izlemenizi tavsiye ederim Cumartesiler Kanak D de oynayan bir karadeniz dizisidir ve cok ama cok komiktir. Ozellikle de muzikleri bir harikadir. Dizileri sundurmeye bayikiyorlar, bir turlu bitmesi gereken yerde bitmiyor ve insan da fenalik hissi uyandiriyorlar. Yani bir iki bolume kadar su Ihlamurlar bitmezse yuh artik. Ama bence tartismasiz Cagan Irmak dizileri hem cok guzel hem de tadinda bitmesini bilen diziler. Yeni bir sey daha cekse diye bekliyorum.
Bu arada Yaprak Dokumu kitabi Resat Nuri Guntekin`in, yalnislik olmus herhalde.Optum
Merhabalar Tuba, yazdıklarında sana yüzde yüz katılıyorum ve bu sebeplerle artık ya izlemiyorum dizileri, ya da ilk 4-5 bölümlerini izleyip sonra bırakıyorum (nasıl olsa ondan sonra saçmalıyorlar :)) Kesinlikle senaryo yazma konusunda başarısızız, hatta bazen senaristler daha önce yazdıklarını unutup ilerleyen bölümlerde taban tabana zıt şeyler yazıyorlar vs vs...
Ukalalık gibi algılamazsan, affını ve anlayışına sığınarak birşey söylemek istiyorum, sanırım gözünden kaçmış: "Yaprak Dökümü" Refik Halit Karay'ın değil, Reşat Nuri Güntekin'in romanı. Düzeltme için tekrar özür dilerim, lütfen kusura bakma, anlayışına güvenerek yazdım bunu. Sevgiler...
Tuba'cığım merhabalar...
Ah bu diziler...
bence hayatımızın tam ortasındalar.
aslında dizilerde işlenen konular, etrafımızda her zaman yaşanan şeyler. Ve çoğu zaman da gazete küpürlerinden okuduğumuz şeyler. Aslında ben pek dizi izlemiyorum. Ama izledim mi de sonuna kadar, kıprdamadan izliyorum. Bu dizilerden bir kaçını sen yazmışsın. "Çemberimde Gül Oya" yakın geçmişimizi bizlere yeniden hatırlatan ve en önemlisi bilmeyenlere öğreten ve yaşatan bir diziyidi. bence çok ama çok başarılıydı. ben bu dizide o kadar çok ağladım ve o kadar çok duygu yaoğunluğu yaşadım ki anlatamam.
Bir ikincisi de "Hatırla Sevgili", Bu dizide yakın geçmişimizde pek çoğumuzun bilmediği gerçekleri çok güzel bir yalınlıkla anlatıyor. izlemekten çok büyük bir keyif alıyorum. Hatta o dizide ufak bir tarihte var. pasta ve pastanelerimizin tarihi. Pastane sahnelerinde o dönem hangi pastaların yeni yeni hayatımıza girmeye başladığı da çok güzel anlatılıyor.
Yine dönem dizilerinden "Kırık Kanatlar" çok önemli ve bir o kadar da güzel anlatılan bir diziydi. yazık bu tarz kaliteli yapımlar çok çabuk tüketiliyor. sanıyorum çok yakın bir zamanda ATV'de bir dönem dizisi daha başlayacak tabi bu dizinin de proje tasarımı yukarıda saydığım diğer dizilerin proje tasarımını yapan kişden geliyor. Yani Tomris Giritlioğlu'ndan. Ben Kurtuluş Savaşı'nın anlatılacağı bu dizinin de herkesçe izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Neyse ne kadar uzun yazdım böyle... Söyleyecek ne çok şey varmış.
Tuba'cığım, güzel konun için teşekkürler ve sevgilerimle.....
Butun dizileri onceden kendi kendime sonuclandirmaktan bunaldigim icin, artik hic biri beni aman aman acmiyor. Yaprak dokumunu gune guzel uyarlandigi icin, Avrupa Yakasini da beni guldurdugu icin seyrediyorum. Ha bir de Hatirla Sevgili, o da eskiye olan ozlemimden. Haberler beni o kadar mutsuz ediyor ki, daha da bunalimli seylerden uzak durmaya calisiyorum.
Canım, ne güzel de analiz etmişsin, yarı şaka yarı ciddi :)
Benim favorim Çemberimde Gül Oya. Hiçbir dizi onun gibi değil ve de sanırım da olamayacak.
Bu dönemki dizilerden de Hatırla Sevgili güzel bir dizi. Yakın tarihle ilgili yaşananlar beni çok etkiliyor sanırım :)
Sevgiler.
Tuba'cım tebrik ederim gerçekten de duygularımı dile getirmişsin! Uzaklarda yaşayanlar için Türk dizilerinin ayrı bir önemi var kesinlikle ! Ben 1001 geceyi öyle başladım seyretmeye mesela! Istanbul görüntülerine bakıp bakıp iç geçiriyordum Bakü'den!
Benim dikkatimi çeken de aynen dediğin gibi tüm dizi kahramanlarının istemeden hamile kalması!Bu kadar mı tek bir konu olur kardeşim! Yaratıcılıkları buraya kadar mı??
Dizi aşkı hatırlarsanız ilk, bence İkinci Bahar'la başlamıştır. O dizi gerçekten gereksiz uzamadan, oyuncuların ve rollerin her biri hakkını veren başka bir diziydi.
Ben de heyecanla başladığım pek çok diziyi bıraktım, Sıla, Hırsız-Polis en çok hayal kırıklığına uğradıklarım oldu. Şöhret gerçekten de hayatımda gördüğüm ennn kötü dizi. Daha saçma bir senaryo olamaz ve insanları ağlatmak için bu kadar da kasılmaz.
Avrupa yakasına hala gülüyorum ama bazen o bile sapıtabiliyor.
Bir de oyuncuların elektriğinden bahsedilmiş, yine kesinlikle katılıyorum. Şehrazat'la Onur, zamanında Bir İstanbul Masalındaki Esma ve Selim hiç bir şekilde o duyguları veremediler bize!
Favorim ise hala bozmamış olan Hatırla Sevgili. Keşke onun gibi kaliteli diziler olsa daha çok.
Gerçi orada da oyunculuk anlamında en kısa kalanlar başroldeki Ahmet ve Yasemin'dir !
Benim eşim bu dizi enflasyonuna hem şaşıyor hem de başka hiç bir ülkede olamayacağını iddia ediyor!
Son olarak biraz da gülelim, size bir şiir-dua yolluyorum. Türk dizilerine meraklı kadın duası!!!
EVLi KADIN DUASI
Allahim lutfen bana;
Deniz kadar etkileyici bakislari olan ve yakisikli(Aliye),
Ferit kadar kibar ve olgun (Bir Dilim Ask),
Selim kadar zeki ve zengin (Bir istanbul Masali),
Baran kadar karizmatik (Haziran Gecesi),
Cem kadar sadik ve eglenceli (Avrupa Yakasi),
Polat kadar guclu (Kurtlar Vadisi)
Mithat kadar becerikli (Sahra) ve
Niko kadar fedakar ve kararli (Yabanci Damat)
biriyle tanisma firsati ver.
Ver de, evdekini kapiya koyabilmek icin yeterince cesaretim olsun. Yoksa televizyon karsisinda
ihtiyarlamaya devam edecegim!
:)))
Merhaba Tuba
Yazında yerinde ve hoş analizler yapmışsın.
Ben şimdiye kadar izlediğim dizileri düşündüm de ne kadar az oldukları ve yaş ilerledikçe sanki sayılarının arttığı gibi ilginç istatistiklerin farkına vardım.
Küçükken "bizimkiler" dizisi vardı, ailece izlerdik.
"İkinci bahar"ı tek geçerim zaman zaman ağlatsa da çok güzel bir diziydi.
Sonra uzun zaman dizi izlememişim. İtiraf ediyorum Asmalı Konağı baştan sona izledim!!Dicle ve Yaman(dı galiba)bizleri çok sinir etmeyi başardıkları için bir dönem yine izlemedim.
Sonra Aliye geldi. Başta izlememek için inatlaştım ama ne mümkün, orada sevdiğim oyuncular var herşeyden önce bayıldığım Kıraç ve harika müzikleri var. Sonuna dek izledim.
Avrupa Yakasını hiç kaçırmam. Tek güldüren dizi o. Sağolsun Gülse Birsel. Volkan diziden çıktı diye üzülmüştük ama Burhan abi çoktan unutturdu bile...
Binbir Geceyi izliyorum ama son beş bölümdür sıkılarak...
Hepsi bu kadar...
Ben de senin gibi izlemesem de bir sürü dizinin konusu ve karakterleri hakkında malumatım vardır...
Bu arada Geniş Zamanları annem izler ara sıra muhteşem kadın Zuhal Olcayı görmek için bakarım ama takip edemiyorum. Bebeğim tüm vaktimi dolduruyor.
Ve sağır oda eşimin izlediği tek diziydi, izlemesem de ucundan kıyısından bakardım. Son bölüme de biraz baktım şok ettiler seyirciyi. Devamını çekmeleri gerek bence sadık izleyicileri için...
Sevgiler
Eda
Selam Tubacim,
2 haftadir yogun oldugumdan yazamadim cilekli irmik tatlisi acayip lezzetliydi ellerine saglik,
Sevgilerimle,
Songul
Yorum Gönder